((*_*)) BİR GÜN MUTLAKA ((*_*))
  FEDAKARLIĞIN BÖYLESİ
 

 

 

Bebeğimi görebilir miyim?" dedi yeni anne...

Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu! Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu...

Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.

Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu...

Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığı idi;

Ağlayarak: "Büyük bir çocuk bana ucube dedi..."

Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların arasına karışmış olsaydı.

Annesi, her zaman ona "Genç insanların arasına karışmalısın" diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu...

Delikanlının babası, aile doktoruyla oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;

"Hiçbir şey yapılamaz mı?" diye sordu.

"Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir" dedi.

Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı. İki yıl geçti bir gün babası :

"Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır..." dedi.

Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikolojisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti. Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Yıllar geçti, bir gün babasına gidip sordu:

"Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım..."

Bir şey yapabileceğini sanmıyorum" dedi babası, "Fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil..."

Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi...

Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına elini uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu...

 

"Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu" diye fısıldadı babası..." ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?"

Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir, ancak kalptedir! Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir...

Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir!"

alıntı

 
 
  Bugün 34 ziyaretçi (47 klik) kişi burdaydı!

YAŞAMA DAİR

Yaşamda bir kez gitti mi dönmeyen üç değer:,

Zaman, sözcükler, fırsat...

Yaşamda hiç bir zaman yitirilmemesi gereken üç deger:

Barış, umut, dürüstlük...

Yaşamda, üzerinde yüksenilen üç dayanak:

Sevgi, kendine güven, dostluklar.......

Yaşamda sürekliliğine güvenilmeyen üç deger:

Başarı, sağlik, zenginlik.......

Yaşamda kişiyi geliştiren üç deger:

Çok çalışma, içtenlik, azim.......

Yaşamda kişiyi körelten üç öğe:

Cesaretsizlik, gurur, öfke....

Yaşamda önemli altı sözcük:

"Ben hatalıydım, bu gerçeği kabul ediyorum"

Yaşamda önemli beş sözcük:

"Gerçekten harika bir iş başardın"

Yaşamda önemli dört sözcük:

"Bu konuda ne düşünüyorsun?"

Yaşamda önemli üç sözcük:

"Sana yardımcı olayım."

Yaşamda önemli iki sözcük:

"Teşekkür ederim."

Yaşamda en az önemli tek sözcük:

"Ben"


“Kişiliklerinde devrim yapamayanlar, devrimci olamazlar.''M.Çayan

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol